Sivas'ta, 2 Aralık 2023 tarihinde saat 14:25'te gerçekleşen 3.2 büyüklüğündeki deprem, kentin sakinleri arasında panik ve endişe yarattı. Depremin merkez üssü Sivas'ın Akıncılar ilçesi olarak belirlendi. Yaşanan sarsıntının ardından vatandaşlar, sokağa çıkarak güvenli alanlara yöneldi. Doğal afetler konusunda bir bilinçlenme sürecinin yaşandığı ülkemizde, bu tür olayların her zaman tetikleyici bir etken olduğu biliniyor. Ancak Sivas'ta meydana gelen bu küçük deprem, çoğunlukla hasara yol açmadan sona erdiği için halk arasında bir korku havası oluşturdu.
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından yapılan ölçümlere göre depremin büyüklüğü 3.2 olarak kaydedildi. Sivas’a yaklaşık 15 kilometre mesafedeki Akıncılar ilçesinde yaşanan bu sarsıntının derinliği ise 7.1 kilometre olarak belirlendi. Söz konusu büyüklükteki depremler genellikle can ve mal kaybına neden olmamakla birlikte, insanların psikolojik olarak etkilenmesine neden olabiliyor. Bu nedenle, uzmanlar depremin ardından halkın bu tür olaylara karşı hazırlıklı olması gerektiğine dikkat çekiyor. Zira Türkiye, aktif fay hatları üzerinde yer alan bir ülke olarak, depremlere sık sık maruz kalmaktadır. Bu durum, depreme hazırlık ve çözüm önerileri üretme konusunu gündemde tutmaktadır.
Yaşanan 3.2 büyüklüğündeki bu deprem, Sivas halkında tedirginliğe neden olmuş olsa da büyük bir hasara yol açmamıştır. Ancak, deprem anında yaşanan dehşet, uzun süredir hazırlık yapmamış birçok insan için psikolojik bir travma haline dönüşebilir. Depremler, insanların rutin hayatlarını olumsuz etkileyerek, günlük yaşamlarını aksatmasına neden olabilir. Uzmanlar, insanların deprem sonrası yaşadıkları stres, kaygı ve korku gibi duygularla başa çıkabilmeleri için bir destek sistemi kurmaları gerektiğini vurgulamaktadır. Bu tür olaylar, toplumlarda dayanışmayı ve bilinçlenmeyi artırma potansiyeline sahip olup, deprem güvenliği eğitimlerinin önemini de hatırlatmaktadır.
Öte yandan, Sivas’ta can kaybı yaşanmaması ve sarsıntının kısa sürmesi, halkı bir nebze olsun rahatlatmış görünüyor. Ancak, depreme karşı hazırlıklık çalışmalarının ve kamuoyunu bilinçlendirme faaliyetlerinin artarak sürmesi gerektiği herkes tarafından kabul edilen bir gerçektir. Sivas'ta geniş bir yelpazeye yayılan konut alanlarının, yapısal güvenlik incelemelerinin yapılması ve gerekli önlemlerin alınması, depreme karşı vatandaşların güvenliği açısından son derece önemlidir.
Sonuç olarak, Sivas'ta meydana gelen 3.2 büyüklüğündeki deprem, kriz anlarının yönetilmesi ve toplumun depreme karşı bilinçlendirilmesi konularında bir fırsat yaratmıştır. Tüm bu olayların ardından güvenli bir yaşam alanı oluşturmak için hem devletin hem de bireylerin üzerine düşen önemli görevler bulunmaktadır. Sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimlerin, bu tür doğal afetler konusunda yapıcı adımlar atması, toplumun güvenliği ve huzuru için elzemdir. Vatandaşların sarsıntılar sonrası ruhsal durumlarının iyileştirilmesi için de yargılanmış uzman desteği ve sosyal destek sistemleri sağlanmalıdır. Buğün yaşanan deprem, Sivas'ın depreme karşı ne kadar hazırlıklı olduğunu sorgulatırken, gelecekte olası riskleri minimize etmek adına bilimsel ve toplumsal adımların hızlandırılması gerektiğini gözler önüne seriyor.