İngiltere, sağlık sistemindeki ırkçılık iddiaları ile çalkalanıyor. Yeni bir araştırma, doğum servislerinde siyah kadınların ağrı kesici alımında beyaz kadınlarla kıyaslandığında ciddi bir ayrımcılığa maruz kaldığını ortaya koydu. İlk kez 2021 yılında gündeme gelen bu mesele, son zamanlarda yapılan geniş kapsamlı bir inceleme ile yeniden alevlendi. Araştırma sonuçları, sağlık hizmetlerindeki bu ırkçı uygulamaların, siyah kadınların doğum esnasındaki deneyimlerini nasıl olumsuz etkilediğini gözler önüne seriyor.
İngiltere'de yapılan araştırmalar, siyah kadınların doğum sürecinde karşılaştıkları zorlukların artan bir şekilde gözler önüne serildiğini göstermektedir. Çeşitli sağlık kuruluşları ve üniversiteler tarafından gerçekleştirilen çalışmalar, siyah kadınların doğum sırasında yeterli ağrı kesici tedavisi almadıklarını ortaya koymuş durumda. Bu durum, tıbbi tarihten gelen önyargılar ve stereotipler ile ilişkilendiriliyor. Sağlık çalışanlarının, siyah kadınların ağrı hissetme seviyeleri konusunda yanılgıya düştükleri ve bunu etkileyen ırkçı ön yargıların operasyonel kararları etkilediği ifade ediliyor.
İngiltere’deki doğum servislerinde yaşanan bu sorun, sadece ağrı kesicilerin dağıtılması ile sınırlı kalmıyor. Siyah kadınlar, doğum sırasında karşılaştıkları zorluklarla birlikte, sağlık hizmetlerine erişimde de büyük engellerle karşılaşmaktadırlar. Sıklıkla yaşanan bu olumsuzluklar, hastanelerdeki ırkçı tutumların ve sistematik ayrımcılığın bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Araştırmanın sonuçları, doğum sırasında yaşanan bu adaletsizliğin, siyah kadınların sağlığını daha geniş anlamda tehdit ettiğini öne sürmektedir.
Söz konusu araştırmanın yayınlanmasının ardından, İngiltere Sağlık Bakanlığı ve birçok sağlık kurumu, konuya dair endişelerini dile getirmekte gecikmedi. Sağlık bakanı, yaptığı açıklamada, "Irkçılığın hiçbir türlüsüne tahammül edemeyiz ve sağlık hizmetlerimizde ayrımcılığı ortadan kaldırmak için elimizden geleni yapacağız" dedi. Ancak bu açıklamanın somut eylemlere dönüşüp dönüşmeyeceği şimdilik belirsizliğini koruyor.
Hastalara sunulan sağlık hizmetlerinin kalitesinin artırılması ve herkes için eşit bir deneyim sağlanması hedefleniyor. Ancak birçok kişi, bu tür sözlerin gerçek anlamda bir değişiklik yaratması için yeterli olmadığını ifade ediyor. Toplumdaki ırkçı tutumların ve önyargıların, sağlık sisteminde köklü bir değişiklik sağlamak için daha geniş ve kapsamlı bir çaba gerektirdiği vurgulanıyor.
Bu durumu daha da karmaşık hale getiren bir diğer faktör ise, siyah kadınların yaşadıkları travmaların sosyal medya ve kamuoyunda yeterince dile getirilmemiş olmasıdır. Birçok aktivist, bu tür konuların görünürlüğünün artırılması için mücadele ediyor ancak mevcut sistemin bileşenleri hala yapılacak çok işin olduğunu gösteriyor. Sonuç olarak, bu tür durumların çaresizliğini yaşayan siyah kadınlar, gelecekte benzer ayrımcılıklara maruz kalmamak için sesi çıkarılması gerektiğinin altını çiziyorlar.
Özetle, İngiltere'deki doğum servislerinde yaşanan bu ırkçılık skandalı, sadece sağlık hizmetlerinde yaşanan sorunları değil, aynı zamanda daha büyük toplumsal meseleleri de açığa çıkarıyor. Siyah kadınların yaşadığı ayrımcılığın artık son bulmasını isteyen birçok aktivist ve örgüt, bu durumu sadece bir başlangıç noktası olarak değerlendiriyor. Sağlık sisteminin her bir bireye eşit bir şekilde hizmet etmesi gerektiğini vurgulayan bu grup, değişimin sağlanması için mücadelelerini sürdürüyor.